Kadınlar Rüyalar ve Ejderhalar - Ursula K. Leguin
Erkin ÇAM - 25 Şubat 2000, Cuma
http://arsiv.hurriyetim.com.tr/agora/00/02/25/leguin.htm
Bilimkurgu yazarları içinde özel bir yeri olan Ursula K. LeGuin birçok bilimkurgu okuyucusu gibi benim de dikkatimden uzun süre uzak duramadı. "Mülksüzler" ile başlayan LeGuin okumalarım diğer yazarlarla olanlardan ciddi biçimde farklı gelişti. Beğenip arsızcasına tüm kitaplarına saldırdığım diğer yazarların aksine LeGuin hazmedilmesi için zamana ihtiyaç duyulan bir çizgide.
Okuduğum bütün romanları hakkında söyleyebileceğim ilk şey, istememle, edinip okumaya başlamam arasında geçen sürenin, okuma isteğimin şiddetine göre çok uzun olmasıdır.
Elime aldığımda heyecanlandığım her romanın arkası kitaba olan ilgimi söndürüyordu geçici olarak. Tüm yaşayanların "androjen-çift cinsiyetli" olduğu "Karanlığın Sol Eli"ni almaya karar vermem neredeyse 3 ay sürdü. Her okuduğum kitap arkası beni rahatsız ediyor, üzerinde düşünmeyıp kabullendiğim değerleri ve güçleri düşünmeye ve sorgulamaya zorluyordu.
"Karanlığın Sol Eli" cinsiyetin kudretini, "En Uzak Sahil" ölümü, "Mülksüzler" topluma yabancılaşmayı ve devrimi unutmama engel oluyordu. Diğer bazı bilimkurgu yazarları gibi uzay gemisinde geçen savaş romanları değil, "ikircikli ütopyalar" yazıyordu LeGuin.
"Devrimi satın alamazsınız, devrim yapamazsınız, devrim olabilirsiniz ancak!" diyen Odo'yu unutmak mümkün mü?Tolkien serüvenimle yaklaşık aynı döneme rast gelen "Yerdeniz Üçlemesi" okumalarım ise beni LeGuin'in farklı bir yönüyle tanıştırdı; düş kurmaktan vazgeçmiyordu. Tolkien'ın açtığı yoldan ilerlemeye çalışırken onu taklit etmekten öteye gidemeyen, cansız ve sığ fantezilerın içinde türün "özgün" ve "değerli" bir yazarı, Bülent Somay'ın deyimiyle "Fantezi edebiyatında LeGuin'in yeri, Tolkien'ın yanıbaşında". Maceraları değil düşünceleri anlatan bir edebiyat onunki. Kahramanları birer alışılmış BK tipinin rötuşlanmış halleri değil, gelecekte (ya da geçmişte?) yaşayan, düşünen, acı çeken, karakter sahibi 'insanlar'…İyi de kimdir bu LeGuin ?
Ursula Kroeber LeGuin 1926'da Kaliforniya'da doğmuş. Babası ünlü antropolog Alfred Kroeber, annesi ise yazar Theodora Kroeber. Radcliff ve Columbia Üniversitelerinde edebiyat eğitimi görmüş. Tarihçi Charles LeGuin ile evlendikten sonra 1950'li yıllarda fantastik öyküler ve romanlar yazmaya başlayan LeGuin bunları uzun süre yayınlatamamış. 1962'de ilk öyküsü yayımlandıktan sonra 1974 yılında "Mülksüzler" piyasaya çıkmış. Bu bilgiler yeterli mi?Hayır.Ne yer, ne içer, nasıl yaşar, neler düşünür, nasıl yazar? Böyle sorular bir yazarı beğendiğinizde cevaplarını gerçekten merak ettığiniz, öğrenmek istediğiniz sorular haline geliyor.
LeGuin'ın denemelerinin toplandığı, Metis Seçkileri'nden çıkan "Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar" kitabını ilk gördüğümde neredeyse ilk defa onun bir kitabını hiç düşünmeden aldım. Sorularımın cevapları o kitapta olmalıydı! Daha 15. sayfada cevabımı buldum:"... biz (birkaçı hariç tüm insanlarlar) yazarak iletişim kurarız, ama dolaylı bir yoldan. Sanki sağır ve dilsizmişiz gibi. Hayali durumlardaki hayali insanlar hakkında öyküler yazarız. Sonra bunları yayımlarız (çünkü bu öyküler kendi tuhaf üsluplarıyla birer iletişim eylemidir, başkaldırana hitap ederler). Sonra insanlar bunları okurlar ve telefonu açıp derler ki: Ama sen de kimsin? Bana kendini anlat! Biz de deriz ki: Anlattım ya işte. Hepsi orada, kitabın içinde. Önemli olan herşey orada. Peki ama sen onları uydurmuştun hani! Evet ama nereden?.."Utandım tabii, demek ben de, telefonla olmasa da yazarları rahatsız edip o aptalca soruları soran güruhtandım. Yıne de en iyi yaptığı iki şeyi ev işi yapmak ve yazmak olduğunu öğrendim; bir de kedisi olduğunu. Ama o kitapta başka şeylerden bahsediyordu!'Gerçek' diye nitelendirdiğimiz, bugünkü sistemin sonuçlarından değil, 'gerçek' olması gerekenleri, 'gerçek' olmasını istediklerini anlatır eserlerinde LeGuin. Bunun altyapısını nasıl oluşturduğuna dair ipuçlarını ise ancak denemelerınde bulmak mümkün.
Amacının daima "kimsenin duygularını incitmeden mümkün olduğu kadar çok şeyi altüst etmek" olduğunu söyleyen LeGuin'in Marksizmle, Feminizmle, Jung'la arası iyidir, aydınlanma akılcılığı yerine Taoist bir mistisizmi tercih eder. Tüm bunlar birçok okurun ilk yıllarında yaşadığı gibi malumat istifçiliğinin bir göstergesi, bir yamalı bohça değildir, tam ve sistematik bir bütün oluşturmasa da LeGuin'ın dünya görüşünü oluşturan parçalardır, 'malumat' gerçek hayatta karşılığı olan 'bilgi'ye dönüşmüştür.Rüyalardaki dünyayı fantezi edebiyatı aracılığıyla 'gerçek' dünyaya taşır LeGuin; kendisini dünyaya kapatan, hayalgücünü kısırlaştıran bu dünyadan 'memnun' olanlara bir kapı aralar.
Kadın'ın, Yin'ın gözünden 'iktidar olgusu'nu ve daha da önemlisi 'iktidar tutkusu'nu sorgular, bizim farklı bir açının, feminen açının farkına varmamıza yardım eder. İnsanlığın eşya ile, dünya ile, iktidar ile ile münasebetini tayin için 'maskulin' yanı akılcı, analitik yanını kullanmaya başlamadan önceki o kadim çağlara, anaerkil döneme getirir, donanımsız bırakır bizi. Başımıza gelen bunca şeyden sonra insanlığın Yin-yang'ı dengelemesi vaktinin gelip geçmekte olduğunu gösterır görmek isteyenlere; biraz da farklı bir türde eser veren hemcinsi Alev Alatlı gibi.
Bilinçaltının derinliklerinde keşfettiği, gerçekten çok 'rüya' olan fantezi hikayelerinin olduğundan farklı görülmesi gibi bir sorunla da karşı karşıyadır LeGuin. Anlatmak istediklerinin atlanıp yazılarının arkasının okunmaya çalışılması J.R.R.Tolkien ile paylaştığı bir sorundur fantezi türündeki eserlerınde. Alttan alta bir ütopya, bir mesaj çıkartmaya çalışanlar aslında eseri ya da kahramanları kategorilerden birine sokmadan rahatlayamazlar, alışık oldukları sınırlar içinde tutamazlarsa 'alegorilerle' göndermelerde bulunduklarını iddia ederler."... A aslında B'ymiş, atmaca aslında el testeresiymiş. Laf. Martaval. Eti ve canı olan, birinci ya da ikinci düzeyden her yaratı, "aslında" kahvaltıdan önce bir düzine birbirine benzemeyen şey olabilir... ""Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar", 12 deneme ve bir şiirden oluşuyor. Kadınların yazma serüvenlerine değinen "Balıkçı kadının kızı", Amerikan toplumunun çok ciddi bir eleştirisini içeren "Amerikalılar neden ejderhalardan korkar?", sözcüklerin 'sesini' kaybetmesini anlatan "Metin, Sessizlik, Gösteri", yazar olmanın püf noktasını (!) anlatan "Bu fikirler aklınıza nereden geliyor?", BK romanlarındaki karakterlerin derinliğini sorgulayan "BK ve Bayan Brown", toplumsal ve psikolojik sansürü anlatan "Ruhtaki Stalin", "BK'da Mit ve Arketip" ve diğerleri...
Ursula K. LeGuin'in BK'ya, edebiyata, Batı toplumuna eleştirilerini, kendisini bulacaksınız bu kitapta. Çok düzgün bir çeviri, en az kitapları kadar akıcı bir dil ve düşünmeye zorlayan bir söylem. Gördüğünüz gerçekleri ve 'rüyaları', ve varlığına inanırsanız 'varolan sistemle uyumunuzu' altüst edecek ejderhaları karşılamaya hazır mısınız?Toplumda binbir zorlukla elde ettiğiniz işiniz ve statünüz, paranız, bilgileriniz, donanımınız kurtaramaz sizi: " ... çünkü rüyaların galibi minicik Frodo, çirkin Gollum ve yaşlı kocakarıdır daima... "
http://arsiv.hurriyetim.com.tr/agora/00/02/25/leguin.htm
Bilimkurgu yazarları içinde özel bir yeri olan Ursula K. LeGuin birçok bilimkurgu okuyucusu gibi benim de dikkatimden uzun süre uzak duramadı. "Mülksüzler" ile başlayan LeGuin okumalarım diğer yazarlarla olanlardan ciddi biçimde farklı gelişti. Beğenip arsızcasına tüm kitaplarına saldırdığım diğer yazarların aksine LeGuin hazmedilmesi için zamana ihtiyaç duyulan bir çizgide.
Okuduğum bütün romanları hakkında söyleyebileceğim ilk şey, istememle, edinip okumaya başlamam arasında geçen sürenin, okuma isteğimin şiddetine göre çok uzun olmasıdır.
Elime aldığımda heyecanlandığım her romanın arkası kitaba olan ilgimi söndürüyordu geçici olarak. Tüm yaşayanların "androjen-çift cinsiyetli" olduğu "Karanlığın Sol Eli"ni almaya karar vermem neredeyse 3 ay sürdü. Her okuduğum kitap arkası beni rahatsız ediyor, üzerinde düşünmeyıp kabullendiğim değerleri ve güçleri düşünmeye ve sorgulamaya zorluyordu.
"Karanlığın Sol Eli" cinsiyetin kudretini, "En Uzak Sahil" ölümü, "Mülksüzler" topluma yabancılaşmayı ve devrimi unutmama engel oluyordu. Diğer bazı bilimkurgu yazarları gibi uzay gemisinde geçen savaş romanları değil, "ikircikli ütopyalar" yazıyordu LeGuin.
"Devrimi satın alamazsınız, devrim yapamazsınız, devrim olabilirsiniz ancak!" diyen Odo'yu unutmak mümkün mü?Tolkien serüvenimle yaklaşık aynı döneme rast gelen "Yerdeniz Üçlemesi" okumalarım ise beni LeGuin'in farklı bir yönüyle tanıştırdı; düş kurmaktan vazgeçmiyordu. Tolkien'ın açtığı yoldan ilerlemeye çalışırken onu taklit etmekten öteye gidemeyen, cansız ve sığ fantezilerın içinde türün "özgün" ve "değerli" bir yazarı, Bülent Somay'ın deyimiyle "Fantezi edebiyatında LeGuin'in yeri, Tolkien'ın yanıbaşında". Maceraları değil düşünceleri anlatan bir edebiyat onunki. Kahramanları birer alışılmış BK tipinin rötuşlanmış halleri değil, gelecekte (ya da geçmişte?) yaşayan, düşünen, acı çeken, karakter sahibi 'insanlar'…İyi de kimdir bu LeGuin ?
Ursula Kroeber LeGuin 1926'da Kaliforniya'da doğmuş. Babası ünlü antropolog Alfred Kroeber, annesi ise yazar Theodora Kroeber. Radcliff ve Columbia Üniversitelerinde edebiyat eğitimi görmüş. Tarihçi Charles LeGuin ile evlendikten sonra 1950'li yıllarda fantastik öyküler ve romanlar yazmaya başlayan LeGuin bunları uzun süre yayınlatamamış. 1962'de ilk öyküsü yayımlandıktan sonra 1974 yılında "Mülksüzler" piyasaya çıkmış. Bu bilgiler yeterli mi?Hayır.Ne yer, ne içer, nasıl yaşar, neler düşünür, nasıl yazar? Böyle sorular bir yazarı beğendiğinizde cevaplarını gerçekten merak ettığiniz, öğrenmek istediğiniz sorular haline geliyor.
LeGuin'ın denemelerinin toplandığı, Metis Seçkileri'nden çıkan "Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar" kitabını ilk gördüğümde neredeyse ilk defa onun bir kitabını hiç düşünmeden aldım. Sorularımın cevapları o kitapta olmalıydı! Daha 15. sayfada cevabımı buldum:"... biz (birkaçı hariç tüm insanlarlar) yazarak iletişim kurarız, ama dolaylı bir yoldan. Sanki sağır ve dilsizmişiz gibi. Hayali durumlardaki hayali insanlar hakkında öyküler yazarız. Sonra bunları yayımlarız (çünkü bu öyküler kendi tuhaf üsluplarıyla birer iletişim eylemidir, başkaldırana hitap ederler). Sonra insanlar bunları okurlar ve telefonu açıp derler ki: Ama sen de kimsin? Bana kendini anlat! Biz de deriz ki: Anlattım ya işte. Hepsi orada, kitabın içinde. Önemli olan herşey orada. Peki ama sen onları uydurmuştun hani! Evet ama nereden?.."Utandım tabii, demek ben de, telefonla olmasa da yazarları rahatsız edip o aptalca soruları soran güruhtandım. Yıne de en iyi yaptığı iki şeyi ev işi yapmak ve yazmak olduğunu öğrendim; bir de kedisi olduğunu. Ama o kitapta başka şeylerden bahsediyordu!'Gerçek' diye nitelendirdiğimiz, bugünkü sistemin sonuçlarından değil, 'gerçek' olması gerekenleri, 'gerçek' olmasını istediklerini anlatır eserlerinde LeGuin. Bunun altyapısını nasıl oluşturduğuna dair ipuçlarını ise ancak denemelerınde bulmak mümkün.
Amacının daima "kimsenin duygularını incitmeden mümkün olduğu kadar çok şeyi altüst etmek" olduğunu söyleyen LeGuin'in Marksizmle, Feminizmle, Jung'la arası iyidir, aydınlanma akılcılığı yerine Taoist bir mistisizmi tercih eder. Tüm bunlar birçok okurun ilk yıllarında yaşadığı gibi malumat istifçiliğinin bir göstergesi, bir yamalı bohça değildir, tam ve sistematik bir bütün oluşturmasa da LeGuin'ın dünya görüşünü oluşturan parçalardır, 'malumat' gerçek hayatta karşılığı olan 'bilgi'ye dönüşmüştür.Rüyalardaki dünyayı fantezi edebiyatı aracılığıyla 'gerçek' dünyaya taşır LeGuin; kendisini dünyaya kapatan, hayalgücünü kısırlaştıran bu dünyadan 'memnun' olanlara bir kapı aralar.
Kadın'ın, Yin'ın gözünden 'iktidar olgusu'nu ve daha da önemlisi 'iktidar tutkusu'nu sorgular, bizim farklı bir açının, feminen açının farkına varmamıza yardım eder. İnsanlığın eşya ile, dünya ile, iktidar ile ile münasebetini tayin için 'maskulin' yanı akılcı, analitik yanını kullanmaya başlamadan önceki o kadim çağlara, anaerkil döneme getirir, donanımsız bırakır bizi. Başımıza gelen bunca şeyden sonra insanlığın Yin-yang'ı dengelemesi vaktinin gelip geçmekte olduğunu gösterır görmek isteyenlere; biraz da farklı bir türde eser veren hemcinsi Alev Alatlı gibi.
Bilinçaltının derinliklerinde keşfettiği, gerçekten çok 'rüya' olan fantezi hikayelerinin olduğundan farklı görülmesi gibi bir sorunla da karşı karşıyadır LeGuin. Anlatmak istediklerinin atlanıp yazılarının arkasının okunmaya çalışılması J.R.R.Tolkien ile paylaştığı bir sorundur fantezi türündeki eserlerınde. Alttan alta bir ütopya, bir mesaj çıkartmaya çalışanlar aslında eseri ya da kahramanları kategorilerden birine sokmadan rahatlayamazlar, alışık oldukları sınırlar içinde tutamazlarsa 'alegorilerle' göndermelerde bulunduklarını iddia ederler."... A aslında B'ymiş, atmaca aslında el testeresiymiş. Laf. Martaval. Eti ve canı olan, birinci ya da ikinci düzeyden her yaratı, "aslında" kahvaltıdan önce bir düzine birbirine benzemeyen şey olabilir... ""Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar", 12 deneme ve bir şiirden oluşuyor. Kadınların yazma serüvenlerine değinen "Balıkçı kadının kızı", Amerikan toplumunun çok ciddi bir eleştirisini içeren "Amerikalılar neden ejderhalardan korkar?", sözcüklerin 'sesini' kaybetmesini anlatan "Metin, Sessizlik, Gösteri", yazar olmanın püf noktasını (!) anlatan "Bu fikirler aklınıza nereden geliyor?", BK romanlarındaki karakterlerin derinliğini sorgulayan "BK ve Bayan Brown", toplumsal ve psikolojik sansürü anlatan "Ruhtaki Stalin", "BK'da Mit ve Arketip" ve diğerleri...
Ursula K. LeGuin'in BK'ya, edebiyata, Batı toplumuna eleştirilerini, kendisini bulacaksınız bu kitapta. Çok düzgün bir çeviri, en az kitapları kadar akıcı bir dil ve düşünmeye zorlayan bir söylem. Gördüğünüz gerçekleri ve 'rüyaları', ve varlığına inanırsanız 'varolan sistemle uyumunuzu' altüst edecek ejderhaları karşılamaya hazır mısınız?Toplumda binbir zorlukla elde ettiğiniz işiniz ve statünüz, paranız, bilgileriniz, donanımınız kurtaramaz sizi: " ... çünkü rüyaların galibi minicik Frodo, çirkin Gollum ve yaşlı kocakarıdır daima... "
Etiketler: yazi
1 Yorum:
Bu yazıyı ne zaman yazdığımı bile hatırlayamıyorum neredeyse... 6 yıl olmuş. Ben hala LeGuin okumaya bayılıyorum.
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa