Yüzüklerin Efendisi
Eski siteyi kaldırıp da oradaki sevdiğim metinleri çöpe atamazdım. Okuyan varsa tanır. Okumayanlar için zaten yeni:
Bu kitap(lar), bu filim(ler) hakkında yeni ne söylenebilir bilmiyorum. Zaten yeni bir şey söylemek iddiasında da değilim. Ama "Sevdiğim Filmler" köşesi açıp da bu başyapıt ile başlamamak düşünülemezdi.Ben Yüzüklerin Efendisi ile, ilginç ama, Ursula K. Leguin ile tanıştım. Kitaplar bölümünde tanıttığım kitapta LeGuin, Tolkien için bilim kurgu edebiyatı'nın Tolstoy'u diyor. Bunu okuyunca insan durur mu? Ben de Yüzüklerin Efendisi'ni okumaya giriştim. Toplam üç kitabı bir solukta okuduktan sonra, yetinmeyip buna giriş mahiyetindeki kitap "The Hobbit"i Internet'ten satın aldım ve böyle Tolkien'i ingilizceden okuma devri başladı.
Kitabın en hoş yanı bence çok katmanlılığı. Çok katmanlı olmayı Matrix gibi abartıp 30 katlı "gökdelen" dikmese de, kitap oldukça ince işlenmiş bir gerçeklik kurup bunun içerisinde fantastik bir kurgu içinde hayata dair bir hikaye anlatıyor. Aslında sezonun iki önemli filminden birisi Matrix nasıl teknoloji - insan ilişkisi ve bunun içinde sosyal teori'nin yaygın tartışma konusu birey - yapı çatışmasını tartışıyorsa, bu yapıt da sosyal bilimler içindeki (ve elbette hayattaki) bir diğer önemli temel tartışmayı ele alıyor. "Güç" nedir? Bireyin gücü nelere yeter?
Tabii her iki eseri de hiç böyle yorumlamayıp sadece bir eğlence aksiyon eseri olarak da görmek mümkün. Yapıtların bu okuması, aslında benim ipuçlarını yukarıda verdiğim okumalardan daha geri ve daha "aşağı" bir okuma sayılmaz. Aslinda o türde de doyurucu filmler olmaları bence filmlere güzellik katıyor.
Peki yine sosyolojik okumaya dönelim. "Güç" iyi midir kötü müdür? Aslında bu tip iyi / kötü iddiası pek çok konu için yapılabiliyor. Mesela benim de tez konum olan "teknoloji" konusunda iyi / kötü kavgası hiç bitmiyor. Tezimde de yapı ve bireyin teknoloji ile etkileşimini tartışıp incelerken ne çok konuya değiniyorum. Peki "güç" sorusu da böyle bir soru mudur? Bundan çok emin değilim. Zira "güç" ile ilgili soru temelinde politik bir soru ve verdiğiniz cevap benzeri başka sorulara verdiğiniz cevaplardan çok daha "politik" yöneliminize, dünyaya yönelik bakış açınıza bağlı.
Sosyal bilimlerde "güç", eşitsizlik, kaynakların asimetrik dağılımı ve bunu kullanabilmekle tanımlanır. O halde, ütopyanız, hayaliniz eşitlik adalet ve özgürlükse (Shire?) tek başına salt ve ezici bir güç "iyi" değildir. Frodo'nun da başına gelen, bu gücü kullanmadan taşımak da bu yükün altında ezilmekten başka birşey değil. Sahip olduğunuz bir gücü kullanmamayı seçmek, aslında o güce sahip olmaktan çok daha ağır ve giderek ağırlaşan bir yük değil midir? Frodo'nun da hüküm dağına yaklaştıkça yükünün ağırlaşması bunu temsil ediyor.
Burada bir başka yorum, "nasıl kullandığınıza bağlı" gibi yuvarlak bir cevap olabilir. Burada "sadece" bireyin yetenek ve ahlakına güvenmenin eninde sonunda adaleti ortadan kaldıracağını düşünüyorum. O nedenle üzerinde devamlı ve etkili bir kontrol mekanizması kuramadığımız her güç "kötüdür". Eserdeki kurtulunmaya çalışılan güç yüzüğü de tam böyle birşey. Ve hüküm dağının içerisinde kararla tek başına kaldığı zaman kararın sadece bir bireyin ahlak ve tercihine bırakmanın sonucu çıkıyor. Frodo yan çiziyor ve Gollum ile dövüşürken hep birlikte hüküm dağının lavlarına uçuyorlar. Yani bir tercihle değil. Kazara oluyor.
Filimin kitaplara birebir uyma çabasını hayranlık ve takdirle karşılıyorum. Bence Peter Jackson "deli" ve "delirtici bir iş yapmış". Hem 2 DVD'lik sürüm hem de 4 DVD'lik kurguda atılan bölümlerin de yerlerinde olduğu uzun versiyonu seyredince Peter Jackson'un tüm kitabı neredeyse kare kare aktarmış olması inanılmaz. Bunu sadece dünyanın dört bir yanındaki FRPciler ve Tolkien hayranlarından korktugu için yapmış olamaz. Zira bu hayal gücünün sadece hayranlardan korku ve mali kaynaklarla ticari bir film yapma amacıyla açıklanmasına imkan yok. Yeni Zellanda'nın 10 yerinde film seti kurup, setlerin birinden birine uçarak üç yıl geçirip üç filimi bir arada çekmesi takdir edilmez de ne yapılır. Herkese DVD'leri bularak filmin yapılışı bölümünü seyretmesini tavsiye ederim. Peter Jackson yapılan söyleşilerden birinde çok özel efekt kullandıklarını ancak filmi özel efektlere ezdirmemek için dengeyi korumaya çok dikkat ettiklerini söylüyor. Gerçekten geri dönüp filme baktığımızda, bir çok uzay filmi ve fantastik filimde olduğu gibi özel efektler üzerimize zıplamıyor. Seslendirme ve ses efektlerinin üretilmesindeki hassasiyeti de anlatamam. Kendiniz görmeniz lazım. Bu arada 4DVD'lik sürümün Türkiye'de çıkarılmamasını da kınıyorum.
Bu arada film içindeki bazı noktalara değinmeden edemeyeceğim. Örneğin Gollum ile Frodo'nun arasında giderek yüzüğü bir dönem taşımış olmaktan gelen benzeşme sanıyorum tüm biraz dikkatli izleyicinin dikkatini çekmiştir. Ayrıca Gollum'un gerçekleştirilmesinde gerçek bir insan model kullanıp, inandırıcılığı sağlayarak bilgisayar efektlerini üzerine bindirmek inanılmaz başarılı bir teknik olmuş.
Gollum / Smeagol arasındaki kişilik bölünmesinin geçtiği sahneler çok başarılı değil mi? Peki tek kişilik bölünmesi acaba Gollum'da mi? Frodo'nun alter-ego'su Samwise olabilir mi acep? Bir de böyle bakalım.
Ayrıca Ortadünya şehirlerini yaratırken Ziggurat yapıları ve Babil Kulesi çizimlerini andıran yapıların "gerçekten" oluşturulmuş olması filmin mistik ve destansi havasına inanilmaz katkıda bulunuyor.
Kısacasi hem kitaplar hem film tam kolleksiyonluk ve dönüp dönüp tekrar tapınmalık eserler. Edebiyata zaten söylenecek laf yok Ama bu filmlerle Peter Jackson çıtayı ne kadar da yükseltti. Şimdi hemen her benzeri aksiyon / fantazi / bilim kurgu filmini bu filimle ve Matrix ile karşılaştıracağız. Tarantino'nun Kill Bill'deki azgınlığı da bu yarışı farketmesinden olabilir mi acaba?
Bu kitap(lar), bu filim(ler) hakkında yeni ne söylenebilir bilmiyorum. Zaten yeni bir şey söylemek iddiasında da değilim. Ama "Sevdiğim Filmler" köşesi açıp da bu başyapıt ile başlamamak düşünülemezdi.Ben Yüzüklerin Efendisi ile, ilginç ama, Ursula K. Leguin ile tanıştım. Kitaplar bölümünde tanıttığım kitapta LeGuin, Tolkien için bilim kurgu edebiyatı'nın Tolstoy'u diyor. Bunu okuyunca insan durur mu? Ben de Yüzüklerin Efendisi'ni okumaya giriştim. Toplam üç kitabı bir solukta okuduktan sonra, yetinmeyip buna giriş mahiyetindeki kitap "The Hobbit"i Internet'ten satın aldım ve böyle Tolkien'i ingilizceden okuma devri başladı.
Kitabın en hoş yanı bence çok katmanlılığı. Çok katmanlı olmayı Matrix gibi abartıp 30 katlı "gökdelen" dikmese de, kitap oldukça ince işlenmiş bir gerçeklik kurup bunun içerisinde fantastik bir kurgu içinde hayata dair bir hikaye anlatıyor. Aslında sezonun iki önemli filminden birisi Matrix nasıl teknoloji - insan ilişkisi ve bunun içinde sosyal teori'nin yaygın tartışma konusu birey - yapı çatışmasını tartışıyorsa, bu yapıt da sosyal bilimler içindeki (ve elbette hayattaki) bir diğer önemli temel tartışmayı ele alıyor. "Güç" nedir? Bireyin gücü nelere yeter?
Tabii her iki eseri de hiç böyle yorumlamayıp sadece bir eğlence aksiyon eseri olarak da görmek mümkün. Yapıtların bu okuması, aslında benim ipuçlarını yukarıda verdiğim okumalardan daha geri ve daha "aşağı" bir okuma sayılmaz. Aslinda o türde de doyurucu filmler olmaları bence filmlere güzellik katıyor.
Peki yine sosyolojik okumaya dönelim. "Güç" iyi midir kötü müdür? Aslında bu tip iyi / kötü iddiası pek çok konu için yapılabiliyor. Mesela benim de tez konum olan "teknoloji" konusunda iyi / kötü kavgası hiç bitmiyor. Tezimde de yapı ve bireyin teknoloji ile etkileşimini tartışıp incelerken ne çok konuya değiniyorum. Peki "güç" sorusu da böyle bir soru mudur? Bundan çok emin değilim. Zira "güç" ile ilgili soru temelinde politik bir soru ve verdiğiniz cevap benzeri başka sorulara verdiğiniz cevaplardan çok daha "politik" yöneliminize, dünyaya yönelik bakış açınıza bağlı.
Sosyal bilimlerde "güç", eşitsizlik, kaynakların asimetrik dağılımı ve bunu kullanabilmekle tanımlanır. O halde, ütopyanız, hayaliniz eşitlik adalet ve özgürlükse (Shire?) tek başına salt ve ezici bir güç "iyi" değildir. Frodo'nun da başına gelen, bu gücü kullanmadan taşımak da bu yükün altında ezilmekten başka birşey değil. Sahip olduğunuz bir gücü kullanmamayı seçmek, aslında o güce sahip olmaktan çok daha ağır ve giderek ağırlaşan bir yük değil midir? Frodo'nun da hüküm dağına yaklaştıkça yükünün ağırlaşması bunu temsil ediyor.
Burada bir başka yorum, "nasıl kullandığınıza bağlı" gibi yuvarlak bir cevap olabilir. Burada "sadece" bireyin yetenek ve ahlakına güvenmenin eninde sonunda adaleti ortadan kaldıracağını düşünüyorum. O nedenle üzerinde devamlı ve etkili bir kontrol mekanizması kuramadığımız her güç "kötüdür". Eserdeki kurtulunmaya çalışılan güç yüzüğü de tam böyle birşey. Ve hüküm dağının içerisinde kararla tek başına kaldığı zaman kararın sadece bir bireyin ahlak ve tercihine bırakmanın sonucu çıkıyor. Frodo yan çiziyor ve Gollum ile dövüşürken hep birlikte hüküm dağının lavlarına uçuyorlar. Yani bir tercihle değil. Kazara oluyor.
Filimin kitaplara birebir uyma çabasını hayranlık ve takdirle karşılıyorum. Bence Peter Jackson "deli" ve "delirtici bir iş yapmış". Hem 2 DVD'lik sürüm hem de 4 DVD'lik kurguda atılan bölümlerin de yerlerinde olduğu uzun versiyonu seyredince Peter Jackson'un tüm kitabı neredeyse kare kare aktarmış olması inanılmaz. Bunu sadece dünyanın dört bir yanındaki FRPciler ve Tolkien hayranlarından korktugu için yapmış olamaz. Zira bu hayal gücünün sadece hayranlardan korku ve mali kaynaklarla ticari bir film yapma amacıyla açıklanmasına imkan yok. Yeni Zellanda'nın 10 yerinde film seti kurup, setlerin birinden birine uçarak üç yıl geçirip üç filimi bir arada çekmesi takdir edilmez de ne yapılır. Herkese DVD'leri bularak filmin yapılışı bölümünü seyretmesini tavsiye ederim. Peter Jackson yapılan söyleşilerden birinde çok özel efekt kullandıklarını ancak filmi özel efektlere ezdirmemek için dengeyi korumaya çok dikkat ettiklerini söylüyor. Gerçekten geri dönüp filme baktığımızda, bir çok uzay filmi ve fantastik filimde olduğu gibi özel efektler üzerimize zıplamıyor. Seslendirme ve ses efektlerinin üretilmesindeki hassasiyeti de anlatamam. Kendiniz görmeniz lazım. Bu arada 4DVD'lik sürümün Türkiye'de çıkarılmamasını da kınıyorum.
Bu arada film içindeki bazı noktalara değinmeden edemeyeceğim. Örneğin Gollum ile Frodo'nun arasında giderek yüzüğü bir dönem taşımış olmaktan gelen benzeşme sanıyorum tüm biraz dikkatli izleyicinin dikkatini çekmiştir. Ayrıca Gollum'un gerçekleştirilmesinde gerçek bir insan model kullanıp, inandırıcılığı sağlayarak bilgisayar efektlerini üzerine bindirmek inanılmaz başarılı bir teknik olmuş.
Gollum / Smeagol arasındaki kişilik bölünmesinin geçtiği sahneler çok başarılı değil mi? Peki tek kişilik bölünmesi acaba Gollum'da mi? Frodo'nun alter-ego'su Samwise olabilir mi acep? Bir de böyle bakalım.
Ayrıca Ortadünya şehirlerini yaratırken Ziggurat yapıları ve Babil Kulesi çizimlerini andıran yapıların "gerçekten" oluşturulmuş olması filmin mistik ve destansi havasına inanilmaz katkıda bulunuyor.
Kısacasi hem kitaplar hem film tam kolleksiyonluk ve dönüp dönüp tekrar tapınmalık eserler. Edebiyata zaten söylenecek laf yok Ama bu filmlerle Peter Jackson çıtayı ne kadar da yükseltti. Şimdi hemen her benzeri aksiyon / fantazi / bilim kurgu filmini bu filimle ve Matrix ile karşılaştıracağız. Tarantino'nun Kill Bill'deki azgınlığı da bu yarışı farketmesinden olabilir mi acaba?
Etiketler: Sinema
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa