Geçen gün eski dosyalarımı karıştırırken, 2001 yılında
Sabancı MBA sınıfına, sevgili hocam Meltem Denizel'in daveti ile yaptığım bir sunumun dosyası ile karşılaştım. Aradan zaman geçse de sunum hala hafızamda. Sunumun bir yerinde: '5-10 yıl içerisinde, sizin mahalledeki ayakkabı tamircisinin yaptığı iş bile E-iş olacak. Internet'in girmediği işkolu kalmayacak' demiştim. Bunun olup olamayacağını seminer sırasında ve sonrasında çeşitli şekillerde tartışmıştık. Bugün, bundan 8 yıl sonra bırakın bunu tartışmayı, soylemek bile ne kadar anlamsız duruyor değil mi? Internet'in yaygın kullanımı, fiziksel dünyaya paralel yeni bir sanal dünya yarattı ve bu yeni dünyada varolmanın da, yaşamanın da, iş yapmanın da kuralları fiziksel dünyadan apayrı.
Bu dünyada kimlik değiştirebilir, Internet üzerinde oynanan oyunlarda gerçekte varolmayan sanal varlıklar kazanıp bunları Ebay gibi pazaryerlerinde gerçek paraya satabilir veya bu dünya içinde (bu aralar halkla ilişkiler işine ara verdiler galiba isimleri az geçiyor)
Second Life gibi altdünyalar yaratabilir, Second Life para birimi
Linden doları gibi kendi paranızı bile çıkarabilir, hatta bu paranin borsasını bile
kurup işletebilirsiniz. Nevşehir'de bir küçük sanayi sitesinin sınırlarından çıkmadan dünyanın öteki ucunda dev bir alıcıya teklif verebilir, eskiden Milli Kütüphane'de sıraya girip belki de asla bulamayacağanız bir kitabı iki tık tık ile Google Books'tan bulup sayfalarını çevirebilir, hatta e-book formatında Amazon'dan satın alıp elektronik kitap cihazınız Kindle'a indirip okuyabilirsiniz. Bütün bunları 3G ile Ankara-İstanbul arasında seyir halindeyken bir otobüste de yapabilirsiniz. İşte şimdi bunların hepsi, tekrar ve tamamen değişecek. Üstelik bu sefer 5-10 yılda değil 2-3 yılda yaşayacağımız bir değişiklik geliyor.
Olacağını düşündüğüm değişiklik, bu iki dünyanın tekrar birleşmesi. Ya da başka bir deyişle, sanal dünyanın yarattığı imkanlar ve ortamlar, fiziksel dünyadaki her şeyi, mobil teknolojlerin, sosyal webin ve lokasyon-farkında teknolojilerin de katılımı ile kökünden değiştirecek. Eski iş yapış şekillerinin, eski siyaset yapış şekillerinin ve diğer tüm eski varoluş şekillerinin yeni devirde tamamen, kökten ve geri dönüşsüz bir şekilde değişeceğini, sanal dünyanın değişken ve oynak kurallarının fiziksel dünyanın kurallarına üstün geleceğini ve fiziksel dünyanın yeniden şekilendirileceğini düşünüyorum.
Bu değişim o kadar kökten olacak ki, Internet üzerinden iş yapmaya e-iş demek gibi, muhtelif kelimelerin başına e- m- gibi ekler eklemek gibi eğilimler artık anlamsız bir hale gelecek. Konuşacağınız kavram her neyse siz onu eskisi gibi teknolojik bir başlık veya kuyruk eklemeden aynı kelimeyle tarif edeceksiniz. Ama o kelime artık eskisinden pek farklı bir şeyi işaret ediyor olacak.
Bugün artık pek çok büyük şirkette Internet'siz imalat, tedarik, tanıtım, satış yapılamaz hale geldi bile. Dünya'nın en büyük perakende zinciri Wal-Mart, bu yıl yılbaşı alışveriş furyasına hazırlanırken bir tek bile mağazası olmayan Amazon ile indirim savaşına giriyor. Dünya'nın bugüne kadar yaşadığı en büyük global ekonomik krizlerinden birini Apple rekor büyümeler açıklayarak geçiriyor. Bu eğilim sadece bu firmaları değil çok yakında tüm ticari hayatı etkileyen, hatta belirleyen bir hale gelecek.
Bu süreç sadece iş yapış şekillerini değil. İnsani faliyetlerin her boyutunu kökünden değiştirecek. En başta da halk ile etkileşime dayanan (en azından o şekilde yapılan yerlerde) politika değişecek. Örneğin seçim öncesi ABD'de önce Hillary'nin poltika makinesini, sonra Cumhuriyetçi parti ve onun büyük bağışçı dostlarını, Internet üzerinde aşağıdan yukarıya bir hareketi örgütleyerek bir dolara yaka iğnesi, yarım dolara çıkartma alan, 10 dolar bağışlayan onbinerce kişinin yarattığı tarihin en büyük seçim bütçelerinden birisi ve bu kalabalığın domino etkisi ile yenen Barack Obama'ya e-başkan mı deniyor? Sadece iktidar değil etkin muhalefetin yolu da artık Internet'ten geçiyor. İran'da seçimlere itiraz eden muhalefet protesto için Internet üzerinden kordinasyon kuruyor, yerleşikler de yine Internet erişimini kapatmaya çalışarak mücadele etmeyi deniyor. Bir sonraki seçimlerde yeniden aday olacağı konuşulan Sarah Palin, özgeçmişini LinkedIn'e
koyuyor ve tanıyanlar onu yine bu sitede arkadaşı olarak ekliyor. Orta doğu politikalarını yakından takip etmesiyle tanınan gazeteci Cengiz Çandar, Irak'ta ne olup bittiğini dakikası dakikasına CNN'den değil Berham Salih'in ve başka bir çok kişinin Twitter
yazılarından takip ediyor. Üstelik bu ona tanınmış bir ayrıcalık da değil. Her isteyen aynı şeyi yapabiliyor.
Eğer zaten çok değiştik, daha ne kadar değişebiliriz ki diyorsanız durun. Daha hiçbir şey görmedik. Bu gidiş daha da hızlanarak devam
edecek. Artık fiziksel dünyada olup bitenleri, sanal dünyaya ilişkin temel bir algı ve eğitime sahip değilsek anlayamaz hale gelebiliriz. Son yıllarda dünya, Internet erişimini temel bir insan hakkı olduğunu
tartışır, bazılarımızın nedendir bir süredir dudak bükmeye başladığı Avrupa Birliği'nin Bilgi Toplumu ve Medya'dan sorumlu komisyon üyesi Viviane Reading Internet'in temel bir hak olduğunu
söylerken, daha geçenlerde Finlandiya, bu hakkın yüksek hızda bir hak olduğunu da kanunlarına koyarak açıkça
tarif etti. Temel insan haklarından birisi gibi bir yasal bir hak artık Internet'e erişim. Youtube'u kapatmaya uygun sansür temelli kanunları teklif eden iktidar, buna destek ve oy veren muhalefet, o kanuna bile referans vermeye gerek duymadan orantısız bir kayıp riskini (neyse o risk) engellemek için sadece bir tedbir kararı ile web sayfalarını hatta sitelerin tamamını kapattıran savcılarımız duydunuz mu?
Teknolojinin kendiğinden iyi veya kendilğinden kötü olduğuna inanan biriyseniz, bu değişikliklere sevinebilir veya üzülebilirsiniz. Ancak teknoloji kendiliğinden iyi ve kötü bir şey yapmaz, onu hayal eden, tasarlayan, uygulayan, kullanan insanların içinde yaşadıkları toplumsal duruma da bağlı olarak, teknolojiye ait bir şey belirli bir dönem için iyi veya kötü sanılabilir.
Türkiye'den şirketler çıkıp dünya çapında teknolojiler üretip, dünya çapında rekabete giriyorsa bu trendin içinde bir aktif varoluştan söz edilebilir. Türkiye'den milyonlarca kişi saatlerini ve enerjilerini Internet üzerinden bilmediklerini öğrenmek ve dünyayı tanımak için kullanıyorlarsa bu eğilimin ülke üzerinde olumlu bir etkisinden söz edebiliriz. Türkiye'de bir bakan çıkıp da her anını Twitter'a yazarak ilan etmeye başlarsa, bir siyasi oluşum çıkıp da kendini Internet üzerinde yeniden tanımlamaya ve örgütlemeye kalkarsa, bir aday tüm seçmenlere tek tek dokunmaya ve onlardan tek tek destek ve bilgi almaya yönelirse bu teknolojiler bizim için olumlu bir şekilde vardır. İşte bu yüzden bildiğiniz herkes, hayatımızdaki herşeyin bu değişimden nasıl etkileneceğini düşünmeli, bu değişimi olumlu şekillendirmek için ne yapacağını hissetmeye çalışmalı. Yeni çağda az gelişmişliğin tanımı kişi başına milli gelir üzerinden yapılmayacak gibi görünüyor.