27 Ocak 2008

Geleceği Görmek Mümkün Mü?

Etiketler:

Devamı

26 Ocak 2008

Sil Gözlerinin Yalnızlığını

Etiketler:

Devamı

20 Ocak 2008

Optik Yanılsama :)

Etiketler:

Devamı

14 Ocak 2008

Yeşil Elmalı Şampuan

Etiketler:

Devamı

13 Ocak 2008

TETRIS geri döndü

Etiketler:

Devamı

8 Ocak 2008

Yolda Aşkı Görsen Tanır Mısın?

Etiketler:

Devamı

Seninle veya Sensiz :)

1 Ocak 2008

Yaşasın Yabancı Dilde Üniversite Eğitimi

Birkaç yıl önce İstiklal Caddesi'ndeki kitapçılardan birinden bir kitap aldım. Aldığım kitap Jean Baudrillard'ın "Simulakrlar ve Simulasyon" kitabıydı. Üniversite eğitimimde ingilizce okuduğum için literatürü ingilizce kaynaklardan okumaya alışıktım. Ancak, teorik kavram ve kaygıların Türkçe nasıl ifade edildiğini anlamak için Türkçe kaynaklardan da okuma yapmaya çalıştığım bir dönemdeydim. Kitabı aldıktan sonra sakin bir akşam günü, kahvemi alıp okuma koltuğuma kuruldum. Sayfaları çevirmeye başladım ve kan beynime sıçradı.

Yapıtları postmodern ve postyapısalcı akımlarla birlikte anılan Baudrillard'ın çevirmeni, çeviriyi yaparken kitabı nasıl algıladığını belirten bir önsöz yazmış. Çevirmen dediysem, sıradan bir kimse değil. Baudrillard'ın Türkçe'ye çevrilen pek çok kitabını da çeviren, Baudrillard'ın öğrencisi olduğu iddiasına sahip, Dokuz Eylül Üniversitesi Sinema-TV bölümü başkanı ve bu okulda simulasyon kuramı dersini de veren öğretim üyesi Oğuz Adanır. Öyle bir önsöz yazmış ki, “acaba burada yazılanlar gerçekten Baudrillard’ın mı düşüncelerini yansıtıyor yoksa çarpıtılmış bir düşünsel garabetle mi karşı karşıyayız?” dedirten bir etki yaratıyor.

Baudrillard geçen yıl 6 Mart'ta hayata gözlerini yummuş bir düşünür. Yazıları genel olarak teknolojinin sosyal etkilerini tartışsa da, bir çok konuya değinen bir literatürü geriye bırakmış. Tüketimcilikten, cinsiyet ilişkilerine, tarihin sosyal algısından, körfez savaşına pek çok konuda yazmış. Yayınları, Gilles Deleuze, Jean-Francois Lyotard, Michel Foucault ve Jacques Lacan gibi döneminin Fransız düşünürlerle birlikte anılıyor.

Bir çok post yapısalcı gibi, işaret ve anlamın, belirli kelimeler ve işaretlerin aralarında nasıl ilişki kurduklarına göre belirlendiğini esas alıyor. Objektif gerçeklik ve işlevselcilikten kendini uzakta tutarak, semiyotik bir bakışa sahip olmasına karşın, çevirmenin yazdığı önsözden yazarın bu önemli eserinde kitapta kastedileni aşarak işlevselci ve basbayağı rasyonel sonuçlara varmaya çalışan bir akıl ile çeviri yapıldığını anlıyoruz. Daha önsözde çevirmen yazarı bu kadar anlamadığını açık ediyorsa, o çeviriye ne kadar güvenebilirsiniz?

Sadece yazım hatalarını, noktalama özensizliklerini, düşük cümleleri, bozuk anlatımları kastetmiyorum. Baudrillard'ın temel eseri "Simulakrlar ve Simulasyon" kitabı neredeyse kendinin simulasyonu haline geliyor. Çeviri de olsa "gerçek" kitabı ve yazarın kendi düşüncelerini okuma hakkını geri istemek, simulasyon teorisi ile çelişir mi acaba?

Simulasyon kuramı gibi realist epistemolojiden uzak bir kuramın "farkında olmadan bile olsa" ortaya koyduğu "gerçeğin" Batı ile "özellikle Türkiye" gibi ülkelerin arasındaki tarihsel süreç farklılığı olduğunu söylemek, önsözde kopuşun başladığı nokta. Bu iddayi açıklayan destekleyici ise daha da harika: "Çünkü dünyanın herhangi bir yerinde bu kuramın hangi tarihsel ve toplumsal gerçekliğin karşılığı olduğunu açıklayabilen kimsenin" olmaması. Gerçekliğin bu kadar esiri olan bir yaklaşımla dilden yola çıkıp semiyotik yakınlarından geçerek gerçekliğin bulunmadığını etrafımızdaki herşeyin aslen bir simulasyon olduğunu söyleyen bir kuramın kalbine varmak beklenebilir mi? Körfez savaşı gerçekte yaşanmamıştır, TV'de oluşan bir simulasyondur diyen bir düşünürün eserinden bahsettiğimizi hatırlatmak isterim.

Klasik sosyal bilimin içinde bulunduğu işlevselci kutunun dışından yorumlamacı/interpretivist bir bakışla çıkan bir pespektifin önemli bir eserini çeviren kimse, "Simulasyon Kuramı gibi bir kuramı üreten bir düşünür, bu kuramdan nasıl yararlanılması gerektiği konusunda [nasıl] herhangi bir fikre sahip olmaz?" diye nasıl sorabilir? Sorunun cevabı bir sonraki cümlede geliyor nesnel gerçekliğin altını elinden gelen her şekilde oymayı hedefleyen Baudrillard'ın çağına ilişkin "en doğru ve sağlıklı (nesnel)" çözümlemeleri ürettiğini sanan bir çevirmen! Burada nesnel olanın sağlıklı olduğu vurgusu atlanamaz bir şekilde göze batıyor.

Simulasyon kuramını araçsal işlevsel bir indirgemeyle algılayan birinin kaleminden simulasyon okumak ister misiniz? Çevirmenin iddiasının aksine, simulasyon kuramı Lumiere kardeşlerin ürettiği sinematografa benzer, herhangi bir "işe yarayacak" bir araç değildir. Çeviriyi yapan kişinin aksine, değerli bir akıl yürütme olarak simulasyon kuramının, modernist bir yorumla "gelişmiş" batı toplumları "yakalamak" veya batının "dünyaya dünya konsunuda söylev çekme ayrıcalığına son verecek" bir kavramsal düzenek olduğunu da sanmıyorum.

Türkçeden sosyal bilim okumak niyetimi başka bir zamana erteleyerek, yazın ingilizce çevirisi ve Türkçe çevirisini paralel okumak gibi bir sıkıntıyı yaşamış bir kimse olarak, çevirinin acilen düzeltilmesi gerektiğini söylemek isterim. Sadece bu kitap değil, yayınevlerindeki ve bilimsel dergilerdeki editörlük/hakemlik kurumunun daha iyi kurgulanması gerçekleşmeden üretilen yazının kalitesi nasıl iyileşebilir? Elbette birisi çıksın bu sistemi düzeltsin gibi bir talebim yok. Türkiye'deki akademik aktörlerin çevresindeki sosyal çerçevede yaşanan değişim ve Dünya ile etkileşim, umarım böyle bir değişimi de tetikler.

Herhangi bir eseri böyle çevirilerden okuyan bir yerli bilim insanının kafasını toplayarak kendi özgün perspektifini oluşturması, eğer kaynağa varamıyorsa ancak bir mucize ile olabilir. O zamana kadar yaşasın yabancı dilde üniversite eğitimi!

Etiketler:

Devamı