Bir çok başkaları gibi, Mor ve Ötesi (MVO)'ni Dünya Yalan Söylüyor(DYS) albümü ile keşfedenlerdenim. Bu kadar apolitik bir kuşağa, bu kadar politik mesajlar içeren bir muziği popülerleştirebildiklerine şaşırmış, başta Harun Tekin ve diğer grup üyelerinin katıldıkları açık oturum ve diğer sohbet ortamlarında lafı eğip bükmeden söyleyişleri ile duruşlarının sahte ve içiboş bir duruş olmadığını gördüm. DYS aylarca çaldı evde, arabada. Hatta aylarca arabada başka bir şey dinlemedim, kaset dinlenmekten eskidi. Şarkıların hepsini çok sevdim, bir şarkı bittiğinde başa almak isterken, bir sonraki şarkıyı dinlemekte gecikeceğime üzüldüm ve duyguyu ilk defa yaşadım bir grubu dinlerken.
Bundan sırada bir aydınlanma geldi bana. Grup hakkında bir sürü şey okudum ve ilk albümlerinin bu olmadığını öğrendim (nasıl da kaçırmışım). Bir gün ADA'ya gidip bütün albüm, single vs. ne var ne yok aldım. Evde tapınır gibi, kronolojik sırayla tekrar tekrar dinledim. Bu arada DYS'nin hakimiyeti de devam ediyordu. O nedenle eski albümleri iyi kavradığımı söyleyemem.
DYS'yi hala dinliyorum. Albümdeki her şarkıyla bir ilişkim var. Her birini o kadar çok dinledim ki, hayatımdan bir köşeye, bir anıya, bir ruh haline sindiler. Favorim hangisi sorusunu yanıtlamak çok zor ama "Bir Derdim Var"ın yeri ayrı. EkşiSözlük'te gördüğüm kadarıyla bu konuda yalnız
değilim. Kreşendo bir avaz içerisinde giderek bir haykırışa dönen bu şarkıya, bence sıradan bir klip çekmelerine ne kadar bozulduğumu hatırlıyorum.
Bir derdim var artık tutamam içimde / gitsem nereye kadar / kalsam neye yarar / hiç anlatamadım, hiç anlamadılar / herkes neden düşman / unuttuk hepsini, nuhun nefesini / gelme yanıma sen başkasın ben başka / bak bu son perde oyun yok bundan sonra / ışık yok hiçbir şey yok / bir derdim var artık tutamam içimde.
MVÖ'nin bir sonraki albümünü kaygı ile bekliyordum doğrusu. Adın koyamadığım bu kaygının ne olduğunu Hürriyet'ten Ebru Çapa çok iyi tarif etmiş:
"Kimi şarkılarını hiç bıkmadan bir ömür dinleyeceğiniz albümler vardır ama baştan sona, hiçbir şarkısını atlamadan dinlemekten yorulmayacağınız, o derece seveceğiniz bir albümle karşılaşma ihtimaliniz azdır. Dünya Yalan Söylüyor, benim için o albümlerden biridir. Ve yine málûmu ilam olacak ama böyle albümlerden sonraki albümler huzura, ekseri hayalkırıklığı olarak gelir. Öyle ya, adamlar artık olmuştur. Daldan düşme vakti gelmiştir..."
Maşukun kendi kendini aşık etmesi gibi, kendi kendimize müzikal bir aşk geliştirdiğimiz, her aşk gibi idealize edip göklere çıkarttığımız bu grup bir sonraki albümünde bizi hayal kırıklığına uğratırsa, yaşanan düş kırıklığı nasıl geçer. Böyle bir vakda aşkımız bizi aldatmış mı sayılır yoksa, "hiç bir kimsenin o kadar iyi olamayacağı"na dayanan çok bize has en düşük paydada birleşme eğilimimizin doğrulanmasına bir defa daha vesile mi olur? Herkes yeniden iyi bir albüm beklerken, bir kısmımız da bıyık altından kafa üstü çakılmalarını mı beklemektedir, daha tehlikesiz bir ortalamaya yakınsamalarını keyifle seyrederek...
Bu beklentiler ve teoriler içinde iken, DYS'dan iki yıl sonra, beklenen bir sonraki albüm piyasada artık: "Büyük Düşler".
Neyse ki öyle öyle olmadı.
http://sourtimes.org/show.asp?t=buyuk+dusler
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4679241.asp?yazarid=100
büyük düşler
nedir ki
zıplarlar
ego tramplenlerinde
kadınsız erkeksiz bir şehvet düşünün
oyundur, oynarlar
bitmiyor işgalleri
ben seni oralardan çekip almadım mı?
bu kadar sert mi
cevabın bana
aşkın öldüğü yerde
bu kadar mert mi
kaosun dili
aç şu kalbini
söyle
hayatın gerçek mi?
nedir ki
yıkarlar
kırılgan rüyamızı
ışıksız ve renksiz mimarlar düşünün
oyundur, oynarlar
bitmesin işgalleri
uzundu sokaklar
yürümek isterdim
gördüm
gördüm
gördüm
büyük düşler gördüm