2 Aralık 2008

TeknoKritik - 7:
Sanal Dünyadaki
Gerçek Haklarımızı Korumak İçin

Internet erişimini engellenen siteler arasına her gün yeni bir site eklenirken bunların arasına sakıncalı arama yapma ihtimali nedeniyle Google’ın da eklenebileceği esprisini yapmıştım. Meğer şaka niyetine söylediğim bu ihtimali düşünen bir başkası da olmuş ama neyse ki sonuç alamamış. Bundan ders çıkarıp, Internet kullanıcısı hak sahipleri olarak hepimizin ezberden yorum yapmak yerine çözümler üzerine fikir geliştirmemiz gerekiyor.

Türkiye’de Internet üzerindeki erişim engellemeleri “5651 sayılı Internet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi […] Hakkında Kanun” ile ve intihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, sağlık için tehlikeli madde temini, müstehcenlik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkân sağlama ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar için veriliyor. Bu kanun ve diğer kanunlarda tanımlanan suçlar nedeniyle de hakim veya savcı tarafından tedbir amacıyla erişim engelleme kararı verilebiliyor. Ayrıca Telekom İletişim Başkanlığı Internet Dairesi’nin bu suçlara ilişkin olarak gerekli gördüğü sitelerin erişimini re’sen kapatmak için yetkiye sahip.

01.11.2008 itibariyle toplam 1.187 siteye erişimin engellendiğini bunların 264 tanesinin yargı kararıyla 923 tanesinin de TİB Internet Dairesi tarafından re’sen kapatıldığı biliniyor (Kaynak: http://getir.net/1hu). TİB kapatma kararlarının ilk üç konu alanını çocukların cinsel istismarı (%47), müstehcenlik (%41) ve kumar(%3,5) oluşturuyor. Kamuoyunun tartıştığı kapatma kararlarının çoğu ise mahkeme kaynaklı. Bu kararların konu dağılımında açık ara en fazla kapatma kararını 5651’de belirtilen suçlar dışında kalan diğer kanunlardaki suçların oluşturduğunu görüyoruz (%56).

Alınan bu gibi tedbir kararları ceza muhakemesi usulüne göre ancak çok önemli bir zararın engellenmesi için verilebiliyor. Bir tarafın yararı, pek çok tarafın zararını doğuracak tedbir kararları verilemeyeceği Yargıtay’ın emsal kararlarda bulunuyor. Mahkemeler tarafından verilen ve tartışma yaratan orantısız engelleme kararlarına karşı çözüm olarak hâkimlerin bilinçlendirilmesine öncelik verilmesi gerektiği söyleniyor. Ancak bunun sonuçlarının çok uzun zamanda alınabileceği ve bu arada pek çok kaza yaşanacağı neredeyse kesin. Bir yandan bunun için çalışırken, konu ile ilgili tüm yetkinin ya kurulacak bilişim ihtisas mahkemelerinde toplanması en doğru kısa vadeli çözüm olduğunu düşünüyorum. Bu arada TİB’in re’sen kapatma ile ilgili kullandığı ölçütleri kamuoyuna ilan etmesi, bilgi paylaşımına dayalı kamusal güvenin oluşturulması ve şeffaflık sağlanmasına yarayacaktır.

Uzun vadede sanal dünyadaki gerçek haklarımızın korunması için muhakkak konuyla ilgili ve gerçekten sivil örgütlenmelerin hayata geçmesi gerekiyor. Örneğin ABD Anayasasındaki ve oldukça geniş yorumlanan “konuşma özgürlüğü” koşulunu işletmek ve kanun maddelerinin daha özgürlükçü şekilde yorumlanmasını sağlamak hep ilgili sivil örgütlenmelerin mücadelesi ile olmuştur. Sivil hakları korumayı amaçlayan örgütlenmeler bu gibi konuları takip etmiş, müdahil olarak veya hak sahiplerini dava vekâletini alarak taraf olmuş, kararları temyiz ederek hukuk sürecini tamamlamış ve emsal kararlar oluşturmasını sağlamışlardır. Amerikan Sivil Haklar Birliği’nin (http://www.aclu.org) çabalarıyla ABD tarihinde bir ilk olan, hükümetin Internet üzerindeki cinsel içerikli yayınların engellemesini iptal kararı (http://getir.net/1hv) veya Elektronik Sınır Vakfı (http://www.eff.org)’nın bireysel elektronik hakların korunması için verdiği yaygın taban çalışmaları örnek olarak verilebilir.

Artık elektronik ortamdaki haklarımızı korumak için İnternet’te yorum yazmak, zincir protesto e-postaları göndermek veya yasağın etrafından dolanmakla yetinmekten daha gerçek şeyler yapmanın vakti geldi de geçiyor. Sanal ortamdaki gerçek haklarımızın korunması için bir Türkiye Elektronik Haklar Birliği kurmak ve böylece teraziyi dengelemek hepimizin geleceği için hayati önem taşıyor.

Etiketler:

2 Yorum:

Blogger Unknown dedi ki...

Sevgili Deniz Hocam
"Türkiye Elektronik Haklar Birliği"

Adını bile koymuşsun. Eğer hayata geçirmeyi planlıyorsan bende varım.

Sevgiler
Vedat Öndaş

4:43 ÖS  
Blogger Deniz Tuncalp dedi ki...

Selam Vedat,

İlgin için çok teşekkürler. Adı ABD'deki iki örneği çeşitli kapsam kaygılarınu da düşünerek "attım". Bunun dışında bir önhazırlığım veya planım yok.

Şimdi isim vermeyeyim ama Internet üzerinde ve Facebook'ta muhtelif güzel gruplaşmalar var ancak kritik eşiği aşıp yeterince etkin olunamadığına ve yaygınlaşılamadığına dair de bir hissiyatım var.

Birkaç yakın arkadaşımla hep muhtelif masalarda vatan kurtarırken(!) gündeme gelen bir konudur bu. Ben de biraz okuyana yönelik bir çağrı olsun diye bu konuya değindim. Mevcut iş yüküm itibariyle bir iki kişi ile birlikte bütün yükü sırtlanmak sonucunu verecek şekilde sivil toplumculuk oynayabilecek durumum yok.

Derslerden sosyal yapı ile ilgili işlediklerimizi hatırlarsın. Eğer cidden böyle bir yapının olgunlaşmasının günü geldiyse, zaten sosyal dinamik böyle bir oluşumu doğruracaktır. Böyle bir durumda bireysel kaygı ve girişimler bir kıvılcım olabilir ancak. Ben de içinde muhakkak yer alırım. Ancak bunun için öncelikle böyle bir fikrin ne kadar yankı bulacağını görmek lazım.

Kim bilir,

Deniz

4:53 ÖS  

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa