29 Ocak 2010

Copacabana

Istanbul’u ozledigimi, Rio’nun aksam trafiginde bir konsere yetismeye calisirken fark edecegim aklima gelmezdi. Yolda taksi soforu ile taktik gelistirerek konsere yetismek birden cok tanidik geldi. Istanbul’da eglenmek de, dinlenmek de, yasamak da surekli bir taktik gelistirme faliyeti gerektirdigi icin, Rio'daki bu halim birden kopru trafiginii hatirlativerdi bana. Ozleniyor mu? Ozleniyormus hakikaten.
Brezilya ile Turkiye gercekten cok benziyor. Duzensiz sehirler, bazisina polisin de giremedigi ‘favela’ gecekondu mahalleleri, eglenceye duskunluk, trafik icinde bogusan arabalar ve arabalarin icindeki insanlar, yuksek gelir semtlerinde yeni yapilmis buyuk alisveris merkezlerinde klimatize kurtarilmis bolgelerde gezen tozma pratigi burada da mevcut. Globallesme her yeri aynilastiriyor. Ancak Brezilya - Turkiye benzerligi gelismis bir ulke olmaya calisirken pek cok yapisal sorunla bogusmanin getirdigi ayri bir benzerlik.
Nufusun da, yuz olcumunun de bizden cok cok fazla olmasindan kaynakli avantajlari oldugu gibi dezavantajlari var. 8.5 milyon kilometre karelik alani ile Brezilya, dunyanin en genis alana yayilmis 5.ulkesi. Nufusu da yaklasik 200 milyon. Dolayisiyla ekonomi de sorunlari da cok buyuk. Yetismis, egitimli, cok farkli sektorlerde gelismis endustrileri olan bir ulke olmanin yani sira, kendisine bir istikbal yaratilamamis, issiz milyonlarin sokaklarda yasadigi, sefalet cektigi, sansli olanlarin plajlarda bira, kola, guarana vb. meyve suyu satma mucadelesi verdigi veya favela’larda nuyusturucu ticareti yaptigi bir yer burasi.
Bunun neredeyse dogal bir sonucu olarak guvenlik de ciddi bir problem ama sagduyu sahibi her Turk beladan olabildigince kacinabilir. Kurallar basit. Fotograf makinenizi, cantanizi sallaya sallaya tasimiyor, size yolda her denene inanmiyor, tekin olmayan taksi soforlerine karsi uyanik olmaya, mumkunse taksi duragi kullanmaya calisiyor, karanlik sokaklara girmiyorsunuz. Modernitenin bagrinda yetismis batili turistler icin zor olsa da, bizim icin anlasilabilir guvenlik onlemleri. Tabii benim gibi esmer birisi icin uygulamasi kolay olan bu kurallar, sarisin renki gozlu kisiler icin biraz daha uygulamasi zor olabilir. Neticede, ne kadar da suda balik olmaya calisirsaniz calisin, sarisin birisi gectigi zaman tum cadde donup bakiyor :)
Guvenlik mevzusunun temel bir yer teskil ettigi Rio de Janeiro’da, gorebildigim tek polisiye aktivite de, dun gece ana yolda trafigi kilitleyen alkol kontrolu ile Copacabana’nin ana caddesindeki kopya CD / DVD’cileri kovalama faliyetiydi. Her apartman, sirket, ofis, hatta sokaklar ozel guvenlikcilerle kendilerini korumaya, demir parmakliklarla, engellerle kalecikler yaratmaya calistiklari bir sehirde, polisin alkol ve kopya CD pesinde kosmasi da ironik olsa gerek. Tabii onlar da hakli, gecen hafta sehirin tekin olmayan Kuzey bolgesinde bir favela mahallesine girmeye kalkan 6 normal vatandasin polis sanilarak otomatik silahlarla olduruldugu dusunulurse, sig sularda gezmek gayet anlasilabilir.
Rio’nun iki ana bolgesi var. Zona Sul ve Zona Norte. Guney ve Kuzey. Guney sahiller, plajlar, eglence ve para demek. Kuzey ise favela’lar ve daha fakir semtleri barindiriyor. Elbette her iki tarafta da istisnalar var. Zaten favela dediginiz sey, Rio’da her yerde. Copacabana'nin hemen yaninda da 2 tane favela mevcut. Gectigimiz gunlerde bir iki sehir merkezi deneyimi disinda genellikle Copacabana ve Ipanema’daydim. Copacabana, guney Rio’da 4 km. lik meshur plaji ve dalga seklinde desenli mozaik kaldirimi ile taninan bir sahil semti. Semtin hemen bitisinde Copacabana kalesi ve sorfculerin ugrak yeri Arpoador sahili ve daha az dalgali, daha mavi (akdeniz mavisi gibi degil, sadece Copacabana’nin yesiline gore daha mavi) Ipanema geliyor. Copacabana’da yapimi yakin yillarda baslanan metro’nun 3 duragi bulunuyor. Bu yonde son durak da simdilik Ipanema. Birbirine paralel caddelerden cok sayida otobus geciyor ve yogun bir araba trafigi var. Dolayisiyla kaldiginiz yeri bu caddelerden secerseniz, egzos dumani ve trafik gurultusu icinde kalabilirsiniz. Copacabana ve Ipanema deyince akliniza sahil kasabalari gelmesin. Cok katli apartmanlarin bulundugu bir buyuk sehir mahallesinden bahsediyoruz. Metro ve otobusten ayrica, sahil ve ikinci kordon diyebilecegim caddelerden giden dolmuslar da mevcut. Meger dolmus sadece bizde olan bir sistem degilmis. Elden ele para uzatmak dahil isleyis cok benziyor. Ama parayi akrobatik hareketlerle sofor degil ayakta duran muavin toplayip ust dagitiyor.
Bu semtlerde ve sanirim sehrin diger tum semtlerinde de, hemen her kosede bir meyve suyu bufesi ve yiyecek bufesi enflasyonu var. Yiyecek bufeleri cok guzel tropikal meyve sulari ile kiymali peynirli corek benzeri hamur isleri satarken, meyve suyu yapan bufeler ise bu konuda adeta uzmanlasmis. Taksim Kizilkayalardaki Atom'a benzer cok degisik karisimlar ve tatlar bulmak mumkun. Yazin sicaginda en revacta olan da Acai meyvesinden yapilan ve donmaya yakin sicaklikta sunulan Acai. Kumsalda da satilan bu icecegi, bu meyve suyu bufelerinden almanizi tavsiye ederim zira soguk soguk harika oluyor. Kumsal saticilarinin o soguklukta tutmasina imkan yok. Kumsal saticilari ayri bir film. Baska bir yazida bahsetmeyi dusunuyorum.
Bir de Brezilya tarihi mevzusu var. Bayraginin ortasinda "order and progress" yazan, totaliter bir anlayistan bayragin dondan terlige her yere koyacak kadar rahatlamis sivil bir noktaya gelmisler. Ekonomik kalkinmislik farklarindan ve gelirden alinan payin farkliligindan olsa gerek, ic ice yasayan irklar ve halklar arasindaki tansiyon biraz dikkatli bakinca goze carpiyor. Bu konular hakkinda yazip cizmek bence daha derin analiz ve deneyim gerektiriyor. Burada verisini toplamaya calistigim arastirma, is ortaminin kurumsal cercevesi konusunda mulakatlar yapmami gerektirdigi icin, zamanla biraz daha derin bir anlayis gelistirebilmeyi umuyorum. Bunlari tamamladigimda, Brezilya'nin sosyokulturel ortami hakkinda daha iceriden perspektifler de yazabilmeyi umuyorum.
Devamı

Rio de Janeiro

ABD'nin karindan sogunundan kisindan daha ilk senemde bikip, iki proje arasina da uzunca bir bos sure sIkIsInca, "bir daha kim gelecek" dusturundan hareketle kalktim Brezilya'ya geldim. Onumuzdeki birkac hafta sizlere Rio'dan ve belki diger bazi sehirlerden Brezilya izlenimlerimi yazmayi hedefliyorum.
Hem bize cok benzer, hem de bizden cok farkli problemlerin icinde yogurulan degisik ve buyuk bir ulke burasi. Latin kulturu kaynakli Akdenizliligi gelir gelmez hissediyorsunuz. Akdenizden bu kadar uzakta bile Akdenizin pesimi birakmamasindan memnunum. Latin Amerikada galiba portekizce konusan tek veya tek degilse de en buyuk ulke burasi. Digerleri Ispanyolca konusuyor. Birbirlerini kelime yapilarinin benzerliklerinden dolayi anliyorlar. Birisi portekizce birisi ispanyolca konusan iki kisinin diyaloguna da isim vermisler: Portunyol. Bu benchmark, siyaset kulturumuzde farkli dusunenlerin konusup anlasmasa da birbirini anlamasi acisindan bir ornek olabilir mi?
Ilk gunun izlenimi, gelir dagilimi makasi epey acik gibi geldi. Henuz rakam gormedim, veri aramadim ama acep bizden fazla midir, az midir bu makasin acikligi simdilik ona dair anekdotlara bakiniyorum. Resmini cekmedim ama Rio havaalani biraz Ataturk havalimaninin TAV oncesi haline benziyor. "Favela" dedikleri sehrin kuzeyindeki yikik dokuk kriminal sokaklar de bizim gecekondu semtlerini ne kadar andirir acaba? Bir parti varmis, gidip gorecegim favela / gecekondu'nun nasil tum kriminal potansiyeline karsin turistik bir unsur haline getirildigine.
Tabii soylemeye gerek yok sahiller super. Sehrin icinde, evlerin yaninda kumsal olayi hep hosuma gidiyor. Karpuzkaldiran tarafini adam akilli gezip yasamamis birisi olarak Antalya'nin o cenahi ile karsilastiramiyorum. Ama Izmir'in icinde denize girilebilen bir kumsal olsaydi, nasil accccaip olurdu diye Nice, Barcelona gibi yerlere gidince hep dusunmusumdur. Rio de Janeiro, bu zincirin yeni bir halkasi oldu. Simdi deli bir yagmur yagiyor. Bakalim yarin kumlar kurumus olacak mi? Eninde sonunda bu yagmur yarin bize nem olarak geri donecek sanirim. Tropikal iklime hos bulduk.
Bu giristen sonra eger dagilmaz da yazabilirsem, ilk bolum Copacabana hakkinda olacak. Sonra Ipanema ve Leblon civarlariyla ilgili seyler olur muhtemelen.
Devamı

3 Ocak 2010

Müzik Hayattır...


Uzun zamandır bu kadar etkileyici bir şey dinlememiştim. Akıl edene, üretene, söyleyene, kurguyalana helal olsun.
Devamı