"Yazarımız doğru söylemiş"
-------
Kimi zaman öyle yoruluruz ki,günlük koşturma içinde yapılan planlar, sorumlu olduğumuz kişiler ya da kurumlar, bizi zihinsel ve ruhsal olarak yorar. Bu yorgunluk, fiziksel yorgunluğun çok ötesindedir ve doğal olarak; fiziğe, ifadeye, vucut diline kısaca yaşamımızın her bölümüne yansır. Pek çoğumuz bu yorgunluğu biliriz. Ama bir de yaşamı boyunca yorgunluğa aday insanlar vardır. İşte adayların özellikleri!
Yorgunluk adayları dikkat!
1-Doğdukları andan itibaren herşeyi yapabilme yetisine sahiplerdir
2-Sevgi dolu hareket ederler, kimsenin üzülmesine müsaade etmezler
3-Aile içindeki yükümlülükleri üstlenip,her türlü soruna çözüm bulurlar
4-Çevrelerindeki insanlar ve canlılara da faydalı olmayı severler
5-Devlet daireleri,bankalar,resmi işleri çözmekte oldukça ustadırlar
6-İletişim ve girişimci yanları kuvvetlidir. Zihinleri sürekli yapıcıdır
7-Araştırmacı ruhsal yanları ve en iyisini yapabilme güdüleri vardır
8-Uyumlu,nezaket kurallarını bilen,empati yaratabilen yapıdadırlar
9-Ailesi başta olmak üzere,özel ve iş arkadaşları onlara sonsuz güvenir
10-Telefonları daima çalar ve onlar her seferinde sabırlı davranırlar
11-İkna kabiliyetleri kuvvetlidir.Onlara hayır diyebilmek oldukça zordur
12-İyilikleri unutmaz,Kötülüklere prim vermez yollarına devam ederler
13-Düşünceleri daima pozitiftir. Sempatik yanları oldukça fazladır
14-Paylaşmayı iyi bilirler. Din,dil,ırk ayırmayan evrensel görüşlüdürler
15-Başarılı olmalarına rağmen dikkati çekmeyi çok fazla sevmezler
16-Mütevazı ve doğal yanları ile herkesi kendilerine hayran bırakırlar
17-Sağlıklı olmayı severler.Asla keyifsizliklerinden söz etmezler
18-Yaşlarından çok daha olgun bir yapı ve görünümdedirler
19-Saygılı oldukları kadar,saygınlık kazanabilen tavırları vardır
20-Özverili,yapıcı,sakin ve gülümsemesini bilen görünümdedirler
İstifa ediyorum...
Yazdığım özelliklere sahip insanların da ne kadar yorgun olduğunu biliyormusunuz? Oysa yazılanlara baktığınızda çok özel bir insan tablosu çiziyorum. Aslında hiçte göründüğü gibi değil. Görünen yüzü bu ise, görünmeyen bir diğer yüzü de, alışkanlıklar. Alışkanlıklar hepimizin kendi dünyasında yarattığı kalıplardan bir tanesidir. Oldukça önemli olan bu kalıp,insanların yaşamında çoğu zaman fark etmeden,zamanın akıp gitmesine sebep oluyor. Alışkanlıklar kadar,sevgi bağımlılığı diye bir kalıp daha var. Çoğumuz bu bağımlılığa, hiç anlamadan sahip oluruz.Sevgi bağımlılığı,aile ile başlar.Aile içi eğitimde verilen sorumluluklarda kullanılan yanlış cümleler, yetişen çocuğa birer kalıp oluşturur.Yetişmekte olan bireyin, sorumluluklarını yerine getirebilmesi için onun sevgi ve duygu dünyası kullanılır. Aslında aile iyi bir evlat yetiştirmektedir. O evlat çok akıllı ve bilinçli olmalıdır. Bu tahsil yaşamında da devam eder. Evdeki alışkanlıkları ve nasıl davranması gerektiğini öğrenen çocuk,okulda da kendini göstermeye başlar. Çoğu zaman öğretmenine faydalı olmaya çaba gösterir, sık sık etkinliklere katılır. Ailesi ondan gurur duymaldır. Okulda bir sıkıntı yaşamış olsa,evde anlatmamayı tercih eder. Nasılsa üstesinden gelecektir Bu şekilde alışan bir genç,ilerleyen yıllarda başarılarını olağan karşılar .İş sektöründe,oldukça güçlü olmak zorundalığı devam eder.Bu arada ailenin de sorumluluklarını üstlenmiştir. Ağabey,kardeş,anne veya babanın da çözüm ortağı olmuştur.
Ve bu kişilerden biri, bir gün bir danışman koltuğunda otururken şunu der; Öyle yorgunum ki,ben istifa etmek istiyorum. Çeşitli yollar denedim. Hatta özellikle ödemeleri geciktirip,biraz da onlar yapsın istedim .Biran susar sevgi dolu ,yorgun gözlerle bakar ve mahcup bir şekilde devam eder ,''Sorduklarında unuttum'' dedim. Yine olmadı.'' Ben bu yaşamdan istifa etmek istiyorum'' diye tekrarlar.
Yanıtı mı merak ediyorsunuz? O sizin içinizde..
Yeterki bağımlılıklarınızı görün ve bir gün istifanızı vermeyi istemeyin
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa